14 Ağustos 2012 Salı

Sevgilim, onun için endişelendim aslında ya hastalığı kaparsa diye. (Keşke hastalığı kapsaydı.) Hasta olsaydı onu görmeye gidebilirdim, bana ne kadar üzgün olduğunu söylerdi ve biz yeniden birbirimizi çok severdik. (Keşke hasta olsaydı.)

Televizyon duvarı unuttu. Arkadakileri unuttu. Ben hala onları duyuyorum evim işkence bahçesi. Belki taşınırım. Ses.. Sadece ses.. Onların o korkunç sesi. Duvarları yükseltiyorlarmış. (Seslerini kesseler daha iyi olur.) Ben kötü biri değilim. (Hayır, hayır hayır. O gitti…Derin derin nefes al. Burnundan al ağzından ver. Saymaya başla. 10, 9,8,7… Derin nefes al. Nefes al. 6,5,4,3,2,1… Nefes almaya devam et.)
İyiyim, ben çok iyiyim. Ben iyi biriyim. (O gitti…) Sadece uyuyamıyorum hepsi bu.
*Dünyanın en güzel sahnelerinden.

1 Ağustos 2012 Çarşamba

‘Sen sadece birinin metresi olursun zaten. Asıl kadın olamazsın.’ dedi yüzüme. 
Asıl üzen yüzüme acımasızca bunu söylemesi değil. Haklı olduğunu bilmemdi. 
Ne yüzlerim var benim, ama hepsi birbirinden korkak, birbirinin altına saklanan. En çok da kaçan, kaçmak için başka erkekleri kullanan. Hiçbir bahane bazı gerçekleri değiştiremez. O gizli defterin sayfaları binlerce erkekle dolup taşarak bitti.
Kimden hoşlansam kaçtım. Kaçmak için sayfa dolduracak erkek kullandım.
Sayfaların dışında çay içilmesi gereken bir adamı sevebilirim ben. Soyunmadan sevebileceğim adamı.